İstanbul'un en iyi restoranlarına henüz Michelin yıldızı verilmemiş olsa da , mutfak kreasyonları ödüle layık görülen birkaç şef var. Türk ve Anadolu mutfaklarını yeniden yorumlayan bu dört şef, çarpıcı menüleri ve her zaman önceden rezervasyon gerektiren mekanları ile İstanbul'un yemek kültürünü yükseltti....
Kemal Demirasal
Eskiden profesyonel bir rüzgar sörfü yapan Şef Kemal Demirasal, Anadolu tarihine mutfakta da sahip çıktı ve ilk restoranını 2007 yılında Ege kıyısındaki Çeşme kasabasında açtı. Sahilin flora ve faunası ile çevrili çelik ve cam bir yapı olan Alancha, yalnızca minimal estetiğiyle değil, aynı zamanda açıkça İskandinav etkisi olan deneysel tadım menüleriyle de anında bir hit oldu. Çok geçmeden Türkiye'nin en beğenilen şeflerinden biri haline gelen Demirasal, 2015'te lüks Maçka semtinde, eşit derecede modern iki katlı bir mekanda Alancha'yı İstanbul'a getirdi. Son teknoloji ürünü bir test mutfağı ve araştırma tesisi ile Demirasal ve ekibi, İstanbul'un mutfak sahnesine son derece yaratıcı menüler getirmek için sürekli deneyler yapıyor.
Mehmet Gürs
İstanbul'un en tanınmış şeflerinden biri olan Mehmet Gürs, 19 başarılı restoran ve kafenin şefi ve ortağıdır. En bilinen restoranı elbette Mikla'dır. İstanbul'un en ünlü lüks restoranlarından biri olan ve şehrin çağdaş yemek yönündeki ilk mutfak adımı olarak kabul edilir. Gürs'ün geleneksel malzemelere ve tariflere saygı duyan, yeni ve eski yöntemlerle dönüştürülen 'Yeni Anadolu Mutfağı'nı tanıtması birçok Türk şefini etkiledi. Tam zamanlı bir antropolog ile çalışan Gürs, Türkiye'nin geleneksel ürünleri ve teknikleri hakkında çok derin bir bilgi edinmenin yanı sıra en iyi yerel üreticilerden oluşan sıkı bir ağ oluşturmuştur. 2015 yılında Dünyanın En İyi 100 Restoranından biri seçilen Mikla, çağdaş Türk mutfağının bir kurumu olmaya devam ediyor.
Civan Er
Şef Civan Er'in yemek pişirmeye ilgisi çok küçük yaşlarda aile mutfağında dergilerde bulduğu tarifleri yeniden yaratmakla geçirmesiyle başladı. Hataylı komşusunun ailesinin yaptığı yemeklerden ilham alan Er, Londra'da Uluslararası İlişkiler okurken, biraz daha para kazanmak için mutfakta çalışmaya karar verdi. Er, iki buçuk yıl sonra yüksek lisansını tamamlarken aynı zamanda mutfakta çok fazla zaman geçirerek çeşitli etnik kökenlerden şeflerden teknikler öğrendi. Döndükten sonra, İstanbul'un en yaratıcı çağdaş mutfaklarından biri olan Changa'da altı yıl çalışarak şef unvanına ulaştı. 2013 yılında şef kendi restoranı Yeni Lokanta'yı açtı ve yerel malzemelerle ve geleneksel tariflerle deneme sevgisini yerine getirdi. Restoran, hem sıradan hem de tanıdık ama aynı zamanda modernliğiyle deneysel bir başarıydı.
Maksut Aşkar
İskenderun'da doğan Maksut Aşkar, turizm ve otel işletmeciliği okurken mutfak eğitimi almış ve İstanbul restoran ve kafelerinde çok çalışarak geçirmiştir. Aşkar, mezun olduktan sonra Nupera'da yönetici oldu ve yemek denemelerine başladı. Yemeğin tüm duyuları harekete geçirdiğine inanarak kısa sürede yemek danışmanlığı yapmaya başladı ve 2007-2009 yılları arasında ilk restoranı Multi'yi, ardından 2009-2012 yılları arasında LilBits'i açtı. Ancak, şefin şimdiki restoranı Neolokal'ı açana kadar Türk mutfağını minimal bir sanat formu olarak gerçekten ifade etmeye başlamadı. Tarladan sofraya konseptiyle hazırlanan tadım menüleri, ilhamı Anadolu'nun dört bir yanından gelen, yeniden yorumlanmış yemeklerden oluşuyor.